’insan, tarih içinde bir varlık değil, tarihin kendisidir’. paz
öğlen, duraktır. sabah kıpırtısının durduğu an. yeni birşey olmayacak imgesi. hareketsizlik.
meksikalı amerikan konsolosluğuna ait duvarın kenarında. tek ve ayakta. eğik.
bir meksilalıyı tanımak meksikalıların tamamını tanımaktır.
yalnızız. beni yalnızlaştıran doğal hayattan toplumsal hayata geçiş değil, meksikalıdır. oyun ve devrim, yalnızlıktan kurtulmanın iki modeli. ikisi de mümkün. insanın kendini buluş deneyimi, sosyal dunya içinde. kendini yeniden yaratmak. doğmak. tarih bilinci, tarihin yeniden inşaası ile bir gelecek kurulmasına imkan verir. şudur tarih bilinci denilen ilginç şey: ‘biriciklik durumunu kavramak’. üç kelime. biriciklik, durum ve kavramak. biricik değilsek, bir durum yoksa ve kavrayamazsak, gittik.
meksikalı yalnızlığımı hatırlatıyor. dunya kapitalist sistemindeki yerimi.
meksikalı yalnız değil. meksikalının tek olmak durumu hakkında fikri yok, olmadı. bir meksikalı bir başka meksikalının kütlesinden yalnızca parça. bunu bilir. bir de şunu: kurtuluşu, köle olması pahasınadır. bir meksikalıyı düşünmez meksikalı. meksikalı meksikalıyı düşman bilir. o’nu o’na öyle öğretmiştir çünkü amerikalı. bilmez neden bunca asırdır sermaye birikimi bir türlü gerçekleşmiyor meksika’da.
birkaç kelime ya da birkaç dolar için ölmek. ya da öteki cepheye geçmek. en yanındakini para ile değiş tokuş etmek. iktisat yaptığını sanır meksikalı. bilmez adam smith’in bir kitap yazdığını. amerika’da atları çalanların neden idam edildiğini ise anlayamaz. hazine kavramını söktüremez. piyasa, politika, hukuk ve kadınlar, meksikalının sınıfta çaktığı olaylardır. ‘üniversite’ kelime olarak yoktur meksikalının kafasında. kelimelerin ve paraların dağılımından, teknolojik değişimin sosyal etkisinden, kaynakların üç kuruş komisyon için dışa aktarımından habersizdir. aşağılık.
aşağılıktır meksikalı. kendini aşağılık hisseder. aşağılık olduğu için hayatın tercihlerden oluştuğunun farkında değildir. yaptıklarının farkında olmadığından dolayı ise aşağılık.
tarih öncesindedir. evrimin bir aşamasında teoriye itiraz, kalmıştır. yabancı gördüğünde meksikalılığından utanç duyar. bilir tarihte bir meksikalının bir adım bile atmadığını. saldırgandır.
sessiz saldırır. saldırısı sistemik, temellere yönelik. ve açık değil.
konsolosluk duvarının kenarında meksikalı ile göz göze geliyoruz. aşağılık olduğunun bilinci var gözlerinde, tanımadığı bir insana kötülük yapma eğilimi ile birlikte. gözlerimi dikip bakıyorum meksikalı’ya. sert ve dik. bakamıyor. suçlu. masumiyete yönelik saldırılarından dolayı. sri lanka’da evinde uyuyan bebeği asker bombası ile the meksikalı öldürdü, bağdat, the meksikalı yüzünden yerle bir oldu, filistin’de on dört yaşındaki bir genç the meksikalının attığı füze ile aklını yitirdi, erzurumlu bir baba the meksikalı yüzünden bir taze ekmek satın alacak para bulamadı.
meksikalı’nın kafası yerde.
öğleden sonra herşey mümkün. bir siyahî kadını mutlu etmek bile.
10 Kasım 2009- sivildenemeler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder