11.06.2012 10:22
“babamın
ölümünden sonra başıma gelen en iyi şey sanırım annemin ölümüydü”. edward st.
aubyn.
insan vardır, ilk ândaki, ilk
görüntüdeki ve sesteki gibidir, oradadır. o insan ile iletişim tam ve iknâ
edicidir.
o’nu bir yerden /zamandan tanıdığınız
kesindir ve bu iyi haberdir. bizi/sizi sonsuzluk konusunda bir kez daha iknâ
eder.
baudrillard: ‘ve sinir ağlarının
rüzgarı, nöronlarını araçsal dünyanın sanal sınırına itiyordu’.
konya gazi lisesi’nde kimya hocam olan
haşim bayram’a nereden gelip nereye gittiğimizin kimyasını sordum. gürledi.
artık. soru, yok.
adı sosyal medya olan bir tezgah
iletişimin imkânsızlığını kanıtlıyor, gösteriyor. artık, hoca yok. bir sarmal
var ve sarmal içindekiler birbirlerini kızgınlıkla izliyorlar.
yağmur yok.
sosyal medya her ân kurban alıyor.
gerçek olanla sanal olan arasında
cereyan eden şeylerin farklılığı. kullanırken rahatlatıcı, ardından
parçalayıcı. fanstastik dünyanın bileti aylak değil.
doğal varlıklar baştan savılıyor.
çocuk, baştan savılıyor.
post modern devrede ilkellerden oluşan
yeni sınıf ekranların tamamını kıracaktır. çocuk bir düşman gibi yetişkine
cephe alıyor. ekran, ateştir.
baudrillard: “artık, o bir çocuk değil.
bir şeyin yerine geçen varlık, doğal ötekiliğini yitirerek uydusal bir
mevcudiyete dönüşmüş, benzerlerin yapay yörüngesine girmiş bir varlık ve artık
bundan kendisini kurtarabilmek için, tatsız tuzsuz hep yinelendiği gibi
kimliğini ve özerkliğini değil de, mesafesini ve farklılığını bulmak için epey
acı çekmesi gerekecek”.
çocuk, canlının biyo-genetik kalıntısı
olarak elde tutuluyor.
toprağın, suyun öldüğü bir tabiatta
herkesin akıllı cep telefonu olsun.
non-stop iletişsinler!
selâm ile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder