kısa devre


‘kadının güzelliğinde buzağılı, karlı, buz tutmuş kaymaklı bir şeyler vardı’.
sait faik
ankara, battı.
ankara’da belediye bus-ları var. ankara’daki belediye bus-larının hareket saati, hareket tarzı olmaz. içi insan dolu. busiçindeki insanlar korkak, ezik, anlamsız, renksiz, kategorik olarak belirsiz, işsiz, acelesiz. içeride hava yok. ayakta durmak imkansız. aracı kullanan, fren yapmasını bilmez. kurum yok.
içerdeki tarz bir tipik ankara tarzı. milyonlarca insan bir arada, nedensiz. onları bir arada tutan ne bir ideal ne bir işbölümü. kimse bir diğerinin varlığından mutlu değil. kimse ötekini onaylamıyor. bıraksanız herkes önce birbiri ile kavga yapacak, sonra belki konuşacak. ankara havası bir korku havası. birarada durmak, saldırmazlık prensibine dayalı. insanların birbirlerine göre durdukları yer çok anlamsız, iç mekan insan gövdesinin geometrisi ile uyumsuz, herkes birbirine görünmemeye çalışıyor, bir duyarsızlık sergisi.
kapı’ya ilişik bir genç kadının yanından geçiyorum, beni kontrol ediyor, kadının orada olmak ve saire ilgili bir sorunu yok, öyle görünüyor, hayatla mesafeli. görüş alanından çıkıyorum, kontrolsüz bir şekilde beni takip etmek üzere kafasını oynatıyor. modernite mahvetti bu topluluğu, kadının üzerinde jeans, rahat kesimli, dar ağlı, üzerinde bir beyaz şey var. avrupa karikatürü olan kadın avrupa görmüş müdür, avrupalı bir düşünce, edebiyat adamını okumuş mudur, batı hayat tarzı yaşıyor mu, sanmam. batı düşünce tarihi, batı iktisat tarihi, gibi bir kitap tavsiye etmeli bu kadına, ama ne işe yarar. o kitaplardan kalın bir tanesini kafasında parçalamalı, daha iyi. kadın, varlığımı fark ediyor. kadın’a bir imkan verdim. kadın bacakları arasındaki güç dağılımını durmadan değiştiriyor, bir bacağından ötekine bindiriyor ağırlığının fazlasını. burnunu yukarda tutuyor. bir sosyal haksızlığa uğradığına ilişkin anlatacak hikayesi var, seziyorum. bu tip kadın, açık kadın olarak başladığı sosyal hayata haklı-kızgın olarak devam eder. açık kadın, göründüğü kadar açık. sosyo-iktisadi sistem tarafından iğdiş edilmiş erkekler arasında bir kadın, amerikan jeans içinde. kadının üzerindekiler ve taşıdığı çanta, güneş gözlüğü, bir sahne dekoru. kadın bir manken model. kadın, gövdesini özgürleştirmek peşinde. gövdesini özgürleştirirken bir model kullanıyor, manken model, kullanılmış. taşıdığı çantanın deseni kıvrımlardan oluşuyor, sonsuza giden kıvrımlar, büyük kıvrımların içinde küçük kıvrımlar. ayakkabı ucu yuvarlak, içe dönük omuzlarının gerisinde bir yuvarlaklık daha var, çantanın desenlerindeki kıvrımlardan. gövdesini özgürleşmek peşinde olan kadın moda kelimesi ile ilişkili bir diktatorya ile uyumlu. kadın ideal olduğuna inandığı bir imge dünyasında yaşamak arzusunda. kapı kenarındaki güvenlik demiri ile oynuyor, kapı, bir şekilde gitmek çıkmak istediği dünyanın kapısı, sırtını döndüklerinden bağımsız, benden değil. kadın’ı fantastik imgeler dunyası ile kurtarabilirim, kurtarmamı bekliyor. kadın, arz ettiği gövdesinin lisanı ile uyumlu bir nesne olarak görür kurtarıcıyı. kimsenin bir diğeri ile iletişim içinde olmadığı, iletişimin bilinç tarafından reddedildiği bir zaman devresi cinsel değiş tokuş için en uygun olanıdır. insan duygularının akıl kıstası ile ölçüldüğü modern zaman devresi bir cinsel şaşkınlık yarattı.
kıyafet, bir dil, bir iletişim aracı. kıyafet arayan dil değiştirmeye çalışandır. cinsellik yapısal bir düzenleme. gövdenin özgürce kullanımı ile zihinsel sakinliğe ulaşılaşacağı varsayılıyor.
bus bir iki kıvrılmadan sonra geniş bir bulvarda duruyor, kapı açılıyor, kadının önümde olmasını planlıyorum, jeans kadının adımlarını küçük küçük yapıyor, anlamsız bir yöne doğru yürüyor kadın, yürüdüğü mekan ile tamamen ilişkisiz ve zamanın dışında, kadına doğru yürümüyorum, duruyorum, aklıma, blinder ve solow’un birlikte yazdıkları 1972 tarihli makale’nin başlığı geliyor, ‘does fiscal policy matter’, bu makale’nin imge dünyamdaki karşılığı, müdahale etmeli mi, sorusudur, yanıt bulamıyorum, kadın trafik lambasında bekliyor, biraz fazla bekledi, hareket etmek konusunda bir gerekçe bulmaya zorluyorum kendimi, bulamıyorum, durmaya devam ediyorum, kadının küçük adımları uzaktan fark ediliyor, jeans kumaşları biraz esnek olmalı. lyckra.
2 Ocak 2011- sivildenemeler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder