21.05.2012 06:04
“İnsanlar hâlâ katakullilerle
yönetilmesi gerektiğine göre, dünyada her şey yolunda olamaz”. Lichtenberg.
Ekran’da, Kelime Oyunu, var. Kanalların
her birinin ayrı ayrı adı var. Çok kanal var, çok isim var. Çok kanal olmasının
bir anlamı olmalı.
Kelime Oyunu’nda bir kelime çıktı: Glasnost.
Oyuncu, bilemedi. Oyuncular, hiçbir şey
bilemiyor. Rol yapıyor olmalılar. Oyuncu bilemediği için puan kazanamadı.
Oyuncu için glastnost’un karşılığını bilememenin bedeli puan
kazanamamak oldu, öyle olması gerekir. Bu bir oyun.
Baudrillard’a göre, glasnost,
tepkisel olarak, olumlu ya da olumsuz tüm göstergelerin bir ânda
şeffaflaştırılmasıdır.
Gorbachev, glasnost, dedi. Louis
Vuitton, reklamında oynadı.
Şöyle bir şey: Orada bir şey olduğunu
biliniyoruz, ne olduğunu bilmiyoruz. Bilmememiz gereken şeyler var, orada
saklanıyor, gizli tutuluyor.
Gerçeği öğrenme saati geldi mi?
Saat, uydurma bir nesnedir. Vakit, var.
Bir buz çağı vardı. Herşey dondurulmuştu.
Global bir buz çağı. Havalar ısındı. Buz çağı sona erdi. Erdi ya da ermek
üzere. Sular var. Bir şey görünmüyor. Seçilmiyor.
Bilgi’nin bir önemi yok. Sizdeki bilgi,
bendeki değil. Bilgi, fikre uygun. Fikir birliği olmadığından bilgi
birliği yok.
Arap devrimi’nde twiter mı kullanıldı?
Ortada ne devrim var ne de halk!
Kapitalizm dahil ediyor. Twiter,
kapitalizm için iyidir. Sosyalizme göre daha radikal olan kapitalizm için.
Tarih sona ermedi. Tarih, Roma’nın
yeniden kurulması ile sona erer.
Anne, onların oyun yaptığını bilirdi.
Çocuk, herşeyin uydurma olduğunu biliyor. Anne ile çocuk arasındakiler,
inanıyorlar.
Halil Bezmen: “Madem hatıralarıma ilk
sevgilimi anlatmakla başladım, son sevgilimden de bahsederek devam etmem
mantıklı olur. Birincisinin ve sonuncusunun arasında kalanları anlatmasam da
olur; önemleri yoktu. Herhalde herkes için böyledir? Ortadakiler, sonuncu
olacaklarını sanıp yanılanlardır. Birinciyle sonuncunun arasında da bence büyük
bir fark vardır: Herkes ilk olabilir, asıl zor olan son aşk olmaktır. Bizi
mahvedecek olan da, yüceltecek olan da muhtemelen odur!”
Selâm ile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder