29.04.2012 06:21
“Gerçeğin izini sürmeyi
bırakırsak dünyayı belki de başka bir şekilde algılayabiliriz”. Musil.
Tarihçi bir metin yazarıdır.
Tarih bir metindir.
Tarih metni, eğlenceli ve rahat
okunur olmalı. İleri/ geri ölçüsünün durmadan yer değiştirdiği, süreklilik ve
farklılıkların göründüğü eğlenceli bir hayat filmi. Ve rahat izlenmeli.
Üç teknoloji devrede olmalı. Bir:
İmgelem. Sentez yapar ve şemalaştırır. İki: Algılama. Yasa yapar ve yargılar.
Üç: Akıl. Düşünür ve simgeleştirir.
Bugün, yarınların var olduğuna
dair varsayımın geçerli olduğuna dair inanç sayesinde anlamlıdır. Yarınlar,
var. Uzak gelecek ve yakın gelecek bir umut olarak var. Yarın her şey bambaşka
olacak.
Tarihçi, kurgulayıcıdır. Buldukları ile
yapar bunu. Kurgu, tarihçinin imgelem, algılama ve aklı ile sınırlıdır. Sınır,
kelime olarak doğru kelime değil. İngilizce, constraint, kelimesi yerinde bir kelime. Burada bir
yetenek aralığı, olarak kullanılabilir. İmkân aralığı, daha açıklayıcı olmalı.
İnsanın kendini dünyanın
merkezinde varsayması, öldürücü ve doğal. Bundan kurtulmak gerekiyor.
İnsan, sırrı çözmek değil, kandırılmak
isteyen bir varlıktır.
Şu görülüyor: Tarihçi, insanların
duymak istediklerini sezmektedir ve onları yazmaktadır. İnsanlar, kanaatlerini
doğruladığından tarihçinin yazdıklarını belge olarak kullanmaktadırlar.
Karşılıklı bir fayda oluşturma eylemidir ve tarihin dışındadır.
Mete Tunçay’ın ilkesi: Tarih, her
kuşakta yeniden yazılıyor. En baştan. Kazananlar tarafından.
Bu ilke geçerli mi?
Geçmiş zamanın geçmediği, şimdi
ile ilişkide olduğu varsayılmalı. Tarih, bugünü belirliyor. Belirmemeye devam ediyor.
Gelecek, büyük ölçüde, bugüne bağlı. Büyük kırılmalar, beklenmeyenler, dışında.
Şu olmuyor: Tarihi bırakıp bugüne gelecek olursak.
Tarih zaptedilen ve zapteden bir
nesne.
Benjamin: “Eğer tarihi bir metin
olarak değerlendirmek istiyorsak, o zaman yakınlarda bir yazarın edebi metinler
hakkında söylediği şey ona da uygulanabilir. Geçmiş, kendi içinde, ışığa
duyarlı bir levha tarafından yakalanmış imgelerle karşılaştırılabilir imgeler
biriktirmiştir. ‘İmgenin bütün ayrıntılarıyla ışığa geçebilmesini sağlayacak
kadar güçlü tab ediciler/ geliştiriciler yalnızca geleceğin elinde
bulunmaktadır. Marivaux’da ya da Rousseau’da gizli bir anlamı açığa çıkaran pek
çok sayfa vardır ve dönemin okurları bunları tam olarak çözememiştir’. Tarihsel
yöntem filolojik bir yöntemdir; temeli de hayat kitabıdır. ‘Asla yazılmamış
olanı okumak’ der Hoffmansthal. Burada düşünülmesi gereken okur, hakiki
tarihçidir”.
Selâm ile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder