13.09.2012 00:09
“yazdığım ve yazmakta
olduğum her şey ilahi bir yazdırma, rabbani veya ruhuma yapılan bir üflemedir”.
ibni arabi.
‘yazmak, ölmektir’. levinas.
dinlememek yaygın. anlamaktan korkmak.
dinlemek, kaybettiğini hatırlatıyor.
aynı şeylerin söylenmesi tesadüfi
değildir. tespih.
lacan: “insanlar arasındaki
ilişkiler esasında bilinç seviyesinin altında inşaa edilir. arzu bilinçdışı
olduğu sürece, insan dünyasının ilkel yapısal örgütlenmesini yerine getirir”.
insan, the ilişki’yi bilmediğinde
susmasını bilmeli. suskunluk, hayvani ve gerekli.
lacan: “arzunun dışavurumu daima sözün
görünmesinde, ortaya çıkış düzeyinde, bağlantı noktasında olur. arzu, sözde
cisimleşme anında ortaya çıkar –sembolizmin ortaya çıkışı ile eş zamanlıdır”.
o söylediklerinin hangisi o’na ait?
bilinçdışı, tanım olarak, ötekinin
söylemi olduğuna göre, söylenenler nasıl ayrıştırılmalı?
lacan: “öznenin sorunu hiçbir şekilde
özel bir bırakılmanın, terk edilmenin veya sevgi ve aşk yoksunluğunun sonuçları
ile ilgili değildir; öznenin tarihi ile öznenin onu yanlış anlaması ve yanlış
tanıması ile ilgilidir; bu, öznenin tarihini tanımaya çabalarken, kendisine
rağmen gerçek davranışlarını dışa vurmasıdır. onun yaşamı, onun yaşam
deneyimlerinden gelen sorunlarla değil, onun kaderi tarafından yönetilir -peki
onun tarihinin anlamı ve önemi nedir? onun yaşam öyküsü ne ifade eder? söz,
öznenin tanınmamış kısmının rahmidir ve bu incelenen bulgunun özel bir
seviyesidir. bu seviye kişisel deneyime göre merkezden uzaktır çünkü tarihsel
metinle bütünleşmesi gerekmektedir”.
konuşurken anlaşılan. kendisini ifade
edemeyenin, kendini ifade etmemek üzere yaptığı uzun konuşma. karmaşık cümleler
ve yanlış kelimeler. bir çağrı içeren üslup.
şerif mardin’in anlattığı hikâye.
nadolu’daki aksakallı nur yüzlü müslüman, fransız bir gazeteciye, türk iyidir
gittiği her yere bereket barış götürdü siz islâm’ın bayrağını taşıdı siz Avrupalılar
biz türkleri neden avrupa birliği’ne almıyorsunuz, sorusu.
lacan: “özneye onun kendi bilinçdışı
olarak öğrettiğimiz şey onun tarihidir –bu demek oluyor ki, şimdiki tarihini,
onun varoluşundaki henüz belirmemiş olan belli sayıda tarihsel ‘dönüm noktası’nı
açığa çıkarmak için ona yardım ederiz. ancak eğer bu noktalar böyle bir rol
oynamışlarsa, tarihi onlar yaptılarsa, o zaman onlar ya belli bir anlamda
tanınmış ya da bir düzeyde sansürlenmişlerdir”.
tanınmak ya da yok sayılmak.
tanınmak, varlığının onaylanması ya da
yok sayılması, ingilizcesi ignorance olan durum.
çocukların dinlenmemesi, en büyük hariç
herkesin eşit derecede küçük görülmesi veya değersizleştirilmesi.
belirleyici bir iki olay. dramatik
olsun ya da olmasın. belirleyici, kelimesi, hafifletilebilir, işaret eden,
gösteren, olsun.
lacan: “analiz yalnızca hakiki,
güvenilir bir konuşmaya vardığında ve özne gelecekle ilişki içinde kendi
tarihini tanıdığında, hedefine ulaşır”.
açık.
selâm ile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder