22.06.2013 00:00
bankayı neden soydun sorusuna, adam, çünkü paralar bankadaydı, yanıtını verdi.
the cümle, açık. mantıklı.
the mantık, günlük hayatı yok eden mantıktır. hayat, mantıklı
olmadığından, sizin mantığınız ile hayat aynı değildir. hayat, dayatır. siz
mantığınızın mahkûmu olur.
fıkra.
adamın biri banka soygunculuğu suçlaması ile arkansas mahkemesine getirildi. yargıç adama baktı. 'adın jim moore mu?'
'evet efendim.'
'uzun süre hapis yatmanı gerektirecek bir şeyle suçlanıyorsun/ defalarca banka soydun'
'evet efendim'.
'bu suçu işledin mi?'
adam omuzlarını kaldırıp, inatçı bir şekilde, 'işledim'.
'benden merhamet diliyor musun?'
'hayır efendim'.
yargıç acımasızca gülümser. 'geçen iki yıl içinde başını epey derde soktun'.
'soktum'.
'sık sık ölmeyi istedin'.
'istedim'.
'seni arkansas'dan uzaklaştırmak için yeteri kadar para çalmak istedin'.
'haklısınız, sayın yargıç'.
'sen bankaya girerken güvenlik görevlisi kalkıp sana ateş etseydi, kendisine teşekkür ederdin'.
'şey, evet, derdim. fakat sayın yargıç, benim hakkımda bu kadar şeyi nereden biliyorsunuz?'
'bir süre önce karımı boşadım. sonra onunla sen evlendin. seni tahliye ediyorum. yeterince acı çekecektin zaten'.
cehennemi unut. yeterince acı çektin zaten. senin cehennemin bu dünyadır. karın hayatını cehenneme çevirdiyse, cezanı çektin. artık serbestsin.
serbestsin/ ve özgür değilsin. ikisi de doğru.
serbestlik ile özgürlük başka başka şeyler. özgürlük, öz'ün çoğaltılmasıdır. gürleştirilmesidir. kendini gerçekleştirmek. ifade etmek. kendine ait bir dünyanın sahibi olmak.
insanlar yürüyorlar, alış veriş yapıyorlar, sözleşme yapıyorlar, çalışıyorlar, tatil yapıyorlar. ve buna rağmen insanlar özgür değildirler. olmayabilirler. kendilerini gerçekleştiremiyorlar. kendilerini ifade edemiyorlar. kendilerine ait bir dünyaları yok.
her şeyi yapabilirsiniz. serbestsiniz. serbestliğiniz özgür olduğunuz anlamına gelmez.
banka soyguncusu serbest. özgür mü?
selâm ile.
fıkra.
adamın biri banka soygunculuğu suçlaması ile arkansas mahkemesine getirildi. yargıç adama baktı. 'adın jim moore mu?'
'evet efendim.'
'uzun süre hapis yatmanı gerektirecek bir şeyle suçlanıyorsun/ defalarca banka soydun'
'evet efendim'.
'bu suçu işledin mi?'
adam omuzlarını kaldırıp, inatçı bir şekilde, 'işledim'.
'benden merhamet diliyor musun?'
'hayır efendim'.
yargıç acımasızca gülümser. 'geçen iki yıl içinde başını epey derde soktun'.
'soktum'.
'sık sık ölmeyi istedin'.
'istedim'.
'seni arkansas'dan uzaklaştırmak için yeteri kadar para çalmak istedin'.
'haklısınız, sayın yargıç'.
'sen bankaya girerken güvenlik görevlisi kalkıp sana ateş etseydi, kendisine teşekkür ederdin'.
'şey, evet, derdim. fakat sayın yargıç, benim hakkımda bu kadar şeyi nereden biliyorsunuz?'
'bir süre önce karımı boşadım. sonra onunla sen evlendin. seni tahliye ediyorum. yeterince acı çekecektin zaten'.
cehennemi unut. yeterince acı çektin zaten. senin cehennemin bu dünyadır. karın hayatını cehenneme çevirdiyse, cezanı çektin. artık serbestsin.
serbestsin/ ve özgür değilsin. ikisi de doğru.
serbestlik ile özgürlük başka başka şeyler. özgürlük, öz'ün çoğaltılmasıdır. gürleştirilmesidir. kendini gerçekleştirmek. ifade etmek. kendine ait bir dünyanın sahibi olmak.
insanlar yürüyorlar, alış veriş yapıyorlar, sözleşme yapıyorlar, çalışıyorlar, tatil yapıyorlar. ve buna rağmen insanlar özgür değildirler. olmayabilirler. kendilerini gerçekleştiremiyorlar. kendilerini ifade edemiyorlar. kendilerine ait bir dünyaları yok.
her şeyi yapabilirsiniz. serbestsiniz. serbestliğiniz özgür olduğunuz anlamına gelmez.
banka soyguncusu serbest. özgür mü?
selâm ile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder