shakespeare
Vitrin, Paris'te ortaya çıktı. Zaman, ondokuzuncu yüzyıl olmalı. Vitrin, tüketim mallarının gösteri alanıdır. Benjamin, vitrin olayını meta fetişizmi olarak adlandırır.
McDonald's 1980'ler Türkiye'ye geldi. Türkler McDonald's Türkiye'ye geldikten sonra vitrinde yemek yemeye başladılar. Bugün Türklerin vitrinde yedikleri yerlerin sayısı Türkiye'deki McDonald's lokantası sayısından çoktur. Benjamin'in meta fetişizmi kavramı vitrinde yiyenler için uyarlanabilir mi? Vitrinde karnını doyuran adamın manzarasından bir anlam çıkar mı?
Amerikalılar beş kuşaklık zaman diliminde vitrini tanıdılar. Türkler bir kuşaklık devrede vitrinde yemek yemeye başladılar.
Alış veriş merkezleri Türkiye'ye 1990'lı yılların sonunda geldi. Alış veriş merkezlerinin Türkiye'ye gelmesi ile kendisini zengin hissetmek isteyen 'gelir yaratıcı birim' (kavram Vata'nın imalatıdır) olarak Türk alış veriş merkezlerinde vitrin seyretmeye başladı. Kalabalıklar içinde görünmez olmak isteyen, öteki ile aynı görünüşteki bir tip yaratıldı. Elinde yalnızlığının kanıtı cep telefonu ile yüksek sınıf üyesi olduğuna ilişkin bir hava ile birlikte. Kalabalık içinde geçici olarak bulunduğu imgesi ve sahte rahatlık gösterisi ile. Başkalarının yok sayılması ve kendi özel alanındaki yaşamın sergilenmesi. Başkasına karşı gereğinden fazla uzak ve tanıdığına karşı gereğinden çok yakın bir yakınlaşma ve uzaklaşma simulasyonu.
Amerikan hayat tarzı Türkiye'ye getirildi. Avrupa'ya elli senede kısmen girebilen Amerikan hayat tarzı Türkiye'ye bir on yıllık zaman devresinde ve herhangi bir direnme ile karşılaşmadan girdi. Alış veriş merkezlerinde vitrin seyreden gelir yaratıcı birim, star havasındadır. Oğlan Kurtlar Vadisi'ndeki Polat, kız Demet Akalın. Konuşulan lisan, Amerikanca'nın Türkçe karşılığıdır.
İmajın herşey olduğu sistem Amerikan sistemidir. Yetenek, kişilik, gelenek, değerler yerine ne varsa. Felsefe: 'Başaran haklıdır.'
Türkiye'de devlet bütçesinin Imf tarafından yapılması, kamuya ait kıymetli şirketlerin özelleştirilmesi, gelir dağılımının uygulanan iktisat siyasetine bağlı olarak bozulması, işsizlik, hazinenin ağır bir şekilde borçlandırılması, bankaların yabancılara satılması, kentlerde arazi rantlarının yaratılması, tarımın ve sanayinin tasviye edilmesi, plansızlık, mafyalaşan-kirlenen bir sermaye, dış açık ve saire tartışma dışındadır. Sergilenen döviz, kur ve borsa sayılarıdır.
Türkiye'de kitle sosyal gerçeklikten kopartıldı. Türkiye'de kitle iktisattan iki araç kullanılarak kopartıldı. Bir: Media. İki:Düşük gelir. Media şudur: 'Kitle uyutulmalıdır.' Türkiye'de media, sermaye yapısı ve teknik itibari ile görevini etkin bir şekilde yerine getirdi. Düşük gelir: 'Kitle faturalarını ödeyemez duruma getirilmelidir.' Getirildi.
Yeni bir konuşma kültürü yaratıldı. Türkiye'de yeni yaratılan konuşma kültürü, bilmeden konuşma kültürüdür. Bilmeden konuşma; okumadan, düşünmeden, kulaktan dolma konuşmaktır. Bilmeden konuşma kültürü 1980 yılında askeri disiplinle devreye sokulan piyasa ekonomisi tarafından oluşturuldu.
Piyasa iktisadının yarattığı ilk yıkım insan hafızasının saldırya uğramasıdır. Türkiye'de piyasa iktisadının devreye girmesi ile Türklerin hafızasına saldırı gerekleştirildi. Saldırı sosyal değerlerin sayısallaştırılmasıdır. Bilmeden konuşmak kültürünün ilk modeli Özal oldu. Özal hiçbir şey bilmediği halde herşeyi biliyor havası ile konuşarak örnek oldu. Yeni televizyon kanalları açıldı. Yeni adamlar ekrana çıktı. Ekrana çıkan herkes aklına geleni konuşmaya başladı.
Türkiye'de yeni olanın yeni olduğu Türklerin bildiği birşey değildir. Türklerde yeni olan doğal olan ile yer değiştirdi. Değişiklik, kendiliğinden olmadı.
Türkiye'de çeyrek asır öncesindeki bir olay, bir adam, bir düşünce, bir nesne ile ilgili bir cümle duyduklarında Türkler, bugün, farksızlık ifadesi ile tepki veriyorlar. Türklerin farksızlık tepkisi Türkiye'de iktidarın bir şeklidir. Türklerin son çeyrek asırlık hayatında yaşanan yağma iktisadının sonucu olan rant ve ödenmesi imkansız borç toplamı Türkleri esir aldı.
Türkler, son çeyrek asırlık devrede daha evvel yaşamadıkları çürümeyi yaşadılar. Türklerin çeyrek asır öncesindeki bir olay, bir adam, bir düşünce, bir nesne ile ilgili birşey duyduklarında tepkilerinin farksızlık şeklinde olması yağmacıların ve çürümecilerin işini kolaylaştırdı.
Türklerin iktisadi ve sosyal hayatında kötü giden şeylerin sorumluları yalnızca kötü edimlerin failleri değildir. Sorumlular büyük ölçüde yardımcı olanlardır. Korkanlardır. Görmeyen kimse yok. Yanılgının nedeni körlük değil, korkaklıktır. Türklerin korktuklarının başlarına gelmesinin nedeni budur.
Foucault, iktidarın her yerde olduğunu yazdı. Focault'ya yöneltilen soru şudur: 'Direnme nerdedir?' Focault'nun yanıtı: 'İktidar, iktidarın içinden yıkılır.'
15 Mayıs 2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder