Reaya, arabesk ve demokrasi emperyalizmi


"bazılarınız alim, bazılarınız mülk sahibi. alimlerin mülk sahibi, mülk sahiplerinin de alim olacağı pırıl pırıl bir gün de gelecek."
baudelaire

Türkiye'de zaman Avrupa'dakinden farklı. Türkiye'nin politik iktisat tarihindeki olaylar, Avrupa'daki olayların bir benzeri değildir. 

Bir imparatorluk ve bir akdeniz ülkesi İspanya'da işler yolunda. 

İspanyollar iç savaş olayını unutmaya çabalıyorlar. İspanyollar iç savaşta yaşadıklarını unutmadan normal hayatlarına döndüler. İspanya, Avrupa'ya kapalı. İspanya'nın Ab üyesi olması ile kapalılık devam ediyor. 

İspanyolların başbakanı kırkyedi yaşında. İspanyol başbakan hayatının çoğunu sosyalist partide geçirdi. Hakkında herhangi bir yetersizlik ve yolsuzluk iddiası yoktur. Başbakan, savunma bakanı olarak bir hamile kadını kabineye aldı. İspanya'da hamile bir kadının savunma bakanı olmasının anlamı olmalı. Anlam, insani anlamdır. İspanyol başbakan, Irak savaşından İspanyol askerlerini çekmişti. Kadın bakan, İspanyol başbakanın ikinci gösterisidir.

İspanya'da demokrasi var mıdır? İspanya, materyal anlamda ve doktrin olarak orta çağdadır. İspanya'da demokrasi yok. İspanya'da hükümetteki parti değişir. İspanyollar Madrid bulvarlarını doldurduklarında hükümet düşer. İspanya'da hükümet bulvar gösterisi ile sona erer. İspanya'da bir hükümet değişikliğinden söz edilebilir. İspanya'da modern olan herşey bir gösteriden ibarettir. İspanya'da demokrasi bir gösteri olarak var. İspanya'da birşey oldu da İspanyollar yurttaş olmadı. İspanyollar değişmedi.

İspanya'da demokrasinin, öteki şeylerle birlikte bir gösteriden ibaret olmasından dolayı İspanyolların herhangi bir rahatsızlığı ise yok. İspanyollar mutlu görünüyor. İspanyol başbakanı ve İspanyol hükümetinden İspanyollar memnundur. İspanya'da demokrasi emperyalizmi hiç yaşanmadı. 

Türkiye'de ne oldu sorusu yanıtlanmadan Türkler kendileri için yeni bir yol bulamazlar. 

Türkiye'de ne oldu sorusu bir tarih sorusu değildir. Türkiye'de kırk yıl evvel ne oldu sorusu da bir tarih sorusu değildir. Türkiye'de kırk yıl önce ne oldu sorusu ile Türkiye'de bugün ne oluyor sorusu aynıdır. Hangi anlamda? Olan şeylerin sebepleri ve Türkiye'nin şartları anlamında. 

Demokrasi emperyalizmi nedir? Demokrasi kelimesi Amerikan emperyalizminin müdahale aracı olarak ortaya çıktı. Kelimenin ortaya çıkışı 1942 yılıdır. Demokrasi kelimesinin Türkiye'de kullanıldığı yıl 1945'dir. 1945'te Amerika, Türkiye'ye geldi.

1950'ler Türklerin hayatında hayali yüksek değerlerin aşağı kültür elemanları tarafından yok edildiği devredir. 1960 darbesi hayali yüksek değerler yanlılarının yeniden ortaya çıkışı olarak sayılmalıdır. Hayali yüksek değerler, yerlilerin ilk hareket programıdır. Aşağı kültürün bir 'realite' olduğu Amerikan varsayımıdır. Demokrasi, Amerikan devletinin Amerikanlaştırmak istediği alanlarda kullandığı bir propaganda aracıdır. 

1971 müdahalesi, 1980'in duyurusudur. 1971, yükselmekte olan yerli harekete karşı gerçekleştirildi. 1971 ile birlikte iç savaş başlatıldı. Yerlilerin kötülenmesi ve idarenin etkisizleştirilmesi iç savaşın amacı olmalı. 

Türklerde iç savaş 1980'de sona erdirildi. 1980 yılı Türkiye'de üç şeye karşı bir savaştır. Bir: Yerliler. İki: Hukuk. Üç: Üniversite. 1980 savaşı şu ana kadar başarılıdır. Yerliler yabancılaştırıldı, hukuk saldırı altındadır ve üniversite yerine amerikan kuruluşları devrede. Türkiye'de demokrasinin işlememesi meselesinden önce bunların, üç meselenin halledilmesi gerekiyor. Yerliler yerli kimliğe sahip olmalıdırlar. İki:Hukuk inşaa edilmelidir. Üç:Üniversite kurulmalıdır. Amerikan kuruluşlarının tasfiye edilmesi ile birlikte. 

Türkiye'de arabesk Özal ile yükseldi.

Beyaz giymeyen Türkler birgün televizyon ekranlarında beyaz takım elbiseli, beyaz gömlekli, beyaz kravatlı başbakan gördüler. Özal'ın Türklere söylediği açıktır: 'Herşey olabilir.' Özal Türklere birşeyler önerdi. Özal'ın önerdikleri Türklerin zaten yaptıklarıdır. Özal, Türkleri meşrulaştırdı. Temsil edilmeyen, nerde olduğu belli olmayan, reaya, sallanan takım Özal'ı tuttu. Hiçbir düzenliliği olmayan, yersiz yurtsuz, köksüz takım kendisini Özal ile normalleştirdi. Özal herşeyden çok bir normalleştiricidir. Özal'ın dört eğilimi birleştirmek görüntüsü, dört eğilim 1980 öncesindeki Ap, Chp, Mhp ve Msp oluyor, Türkleri siyasetsizleştirmeye yönelikti. Özal ile siyasetin sonu geldi. 

Sezen Aksu, Özal'ın yardımcısı oldu. Sezen Aksu, "bir yanın herşeye müsait olduğunu" söylediği için bir Özal muavinidir. Türk politikasında, Türk iktisadında bir yan herşeye hep müsait oldu. Özal ile birlikte bir yanın herşeye müsait olması vakası sadece meşrulaşmış olmakla kalmadı, bir sosyal hareket modeli kullanılmaya başlandı. 

Özal'ı Özal yapan cümleyi Özal kurdu: 'Ekonomi, siyasal tercihlerle yönetilemez.' Özal, 1980 öncesinde Dünya Bankası'nda görev aldı. Özal'ı Özal yapan cümle dünyayı yöneten lordların geçerli doktrini neo-liberalizme uygundur. Dünyayı yöneten lordlar neo-liberalizm ile işçinin, köylünün, kendi halindeki insanların, gençlerin siyasal alanın dışına atılmasını kararlaştırdılar. Kapitalist sistemin işleyişinde engel sayılan sınıflar tasviye ediliyordu. Özal'ın cümlesi, dünya kapitalist sisteminin lordlarının talepleri ile uygundur. Özal'ın lordların doktirinine olan uyumu Özal'ın Türkiye'yi dışa açması olarak anlatıldı. Gerçek şudur: Özal, Türkiye'yi borçlandırdı. Dünya sisteminin para babaları borç vermek üzere Türkiye'yi seçtiler. Paradan para kazanmak isteyen para babalarının taleplerine uygun olarak Özal, Türkiye hazinesini borçlandırdı. 

Yanlış anlaşılmasın. Özal öncesindeki Türk devresi kapitalizm dışı değildir. Türkiye'de devletçilik, bir iktisadi kalkınma modeli değildir. Türkiye'de devletçilik, burjuva sınıfı üretmek programıdır. 1960'lı yıllarda Türkiye'de uygulanan ithal ikameci iktisat modeli, dünya kapitalist sisteminin lordlarının fikridir. Dünya kapitalist sisteminin lordları fikir değiştirdiğinde Türkiye'de model değişiyor. 

Arabesk, Türklerin herşeye müsait olan yanları ile hiçbir şeye müsait olmayan öteki yanlarının birlikte görünmesidir.

İktisadi sistemin yok etmeye çalıştığı, hiçbir hakkı olmayan, hiçbir kurum tarafından tanınmayan, makinalardan ve hayvanlardan sonra adı sayılan bir takım olarak reaya kendisine bağışlanan reyini bir miligram altın karşılığında değiştirir.

Kendi partilerinde demokrasi inşaası işine hiç girmeyen parti genel başkanlarının demokrasi kelimesini konuşmalarında kullanmalarının anlamı şudur: 'Yaşasın Amerika!'

30 Nisan 2008

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder