‘bu kara kökü tamamen görmüyordum, görüş karmaşık bir yalan, temizlenmiş, basitleştirilmiş insan tasarılarından biridir. oradaki kara kök; biçimsiz, cılız varlık, görüşün, koku ve tat almanın dışına taşıyordu’. sartre.
iktisatçı, iktisadi bakış açısını kullanandır, iki önceki yüzyıl, bir önceki yüzyıl, iktisadın belirleyici olduğu zaman devresi oldu, iktisat, hayatı ve bakış açısını belirledi, belirlemeye devam ediyor, edecektir.
içinde yaşadığımız iktisadi kriz kapitalismin krizidir, kapitalism için herşeyin çok güzel olduğu 19 yüzyıl sona erdi, batı uygarlığının intihar girişimi olan iki dünya savaşının ertesinde kurulan iktisat düzeni 1970’li yıllarda bozuk düzen çalışmaya başladı, 1980, batı iktisadında bir devrim yılı oldu, herşey serbestleştirildi, 1990’lı yıllar globalleşme süreci olarak kaydedildi, üretimin ve paranın globalleşmesi, enformasyonun globalleşmesi ektir, ortada bir kumarhane kapitalismi vardı, şimdi kumarhane çöktü, olan budur. önümüzdeki bir iki yılda, dolar sisteminin çökeceği beklenmelidir, amerikan doları, para olmaktan çıkacaktır, yeni bir ödeme düzeni kurulacaktır, büyük iflaslar beklenebilir, kaybedilen, bir kuşağın tasarrufu ve son kuşağın gelecek on yılda kazanacağı gelirin tasarruf edilecek kısmıdır, kayıp büyüktür, kapitalismde çalışanlar kaybeder, kaybetti.
türklerin öğrenememesinin büyük nedeni, türklerin herşeyi biliyor olmalarıdır, türkçe’de, bilmiyorum, kelimesi hiç kullanılmaz, türkiya’da herkes herşeyi biliyor. küçük neden, türklerin efendi olmak istemeleridir.
dünya iktisat düzeninde 1970’lerde kriz vardı, dışarıda işler kötü idi, içeride, demirel ve ecevit, demokrasiyi korumak için işbirliği yapadılar, askerlerin hükümeti devirecekleri açıktı, işaretler ve haberler vardı, askerler hükümeti devirmekle kalmadı, rejimi değiştirdi. 1980, türkiya için bir dönüşüm oldu, dışardaki dönüşüm ile uyumludur, serbestleşmeye geçildi, açılma, denildi, saçılma, oldu. 1980’de başlayan devre, asker ile mühendis devresidir, asker ile mühendis, şiir ve roman okumaz, oğuz atay, roman yazmadı, 1980’li yıllar, hayatın teknike indirgendirdiği bir devre, türklerin msn kullanımında dünya üçüncüsü olması anlamlı değil ve hegel, türkçe’de yok.
hegel, tinin fenomenolojisi’ni, 1806’da yazdı, hegel, dünyayı doğal yerine tarihi bir olay olarak kavramlaştırdı, insan dünyayı, insanlara nesnel olarak verilmiş hazır bir varoluştan ziyade, insan tarafından gerçekleştirilen bir öznelerarası süreç olarak anlayabilirdi, hareket düşünce ile kaşılaştı, büyük olay oldu. hegel, bakış teorisini ortaya attı, insan bilinçlidir, kendisinin ve tarihin bilincindedir, insan, ben, dediği anda bilinçli olur, insanı kökenini kavrayarak anlamak, dilde ortaya çıkan benin kökenini anlamaktır, insanı, dışsal objeyi içselleştirerek kendisine getiren arzudur, bir varlığın arzusu neyi ben olarak seçtiği ve neyin ben olarak kendisini ifşa ettiğidir, bununla birlikte, insan arzusu hayvan arzusundan farklı olarak, tamamen bir nesneden ziyade başka bir arzuya yöneldiğinden gerçekten insani olur, arzu her zaman rekabete dayalıdır, ölüm riski taşır, aynı zamanda, başkası tarafından onaylanma arzusuna dayanır, birinin ne olarak görüldüğü başkaları tarafından arzulanan şeydir, bilincin kökeni, bu nedenle, yalnızca onaylanma arzusu değil, bununla irtibatlı riske bağlıdır, hegel’in efendi köle-diyalektiğini insanlık tarihinin itici gücü olarak görmesine yol açan düşünce sıralaması budur, köle efendisinin yerine geçmek ister, efendi, köleden efendiliğinin onaylanmasını peki ne olacak, memleket, dünya, tarih ve özne? belirsizliğe maruz kalan insan aklı, zaman problemi konusunda çözüm üretir. kurar.
içinde yaşadığımız iktisadi kriz kapitalismin krizidir, kapitalism için herşeyin çok güzel olduğu 19 yüzyıl sona erdi, batı uygarlığının intihar girişimi olan iki dünya savaşının ertesinde kurulan iktisat düzeni 1970’li yıllarda bozuk düzen çalışmaya başladı, 1980, batı iktisadında bir devrim yılı oldu, herşey serbestleştirildi, 1990’lı yıllar globalleşme süreci olarak kaydedildi, üretimin ve paranın globalleşmesi, enformasyonun globalleşmesi ektir, ortada bir kumarhane kapitalismi vardı, şimdi kumarhane çöktü, olan budur. önümüzdeki bir iki yılda, dolar sisteminin çökeceği beklenmelidir, amerikan doları, para olmaktan çıkacaktır, yeni bir ödeme düzeni kurulacaktır, büyük iflaslar beklenebilir, kaybedilen, bir kuşağın tasarrufu ve son kuşağın gelecek on yılda kazanacağı gelirin tasarruf edilecek kısmıdır, kayıp büyüktür, kapitalismde çalışanlar kaybeder, kaybetti.
türklerin öğrenememesinin büyük nedeni, türklerin herşeyi biliyor olmalarıdır, türkçe’de, bilmiyorum, kelimesi hiç kullanılmaz, türkiya’da herkes herşeyi biliyor. küçük neden, türklerin efendi olmak istemeleridir.
dünya iktisat düzeninde 1970’lerde kriz vardı, dışarıda işler kötü idi, içeride, demirel ve ecevit, demokrasiyi korumak için işbirliği yapadılar, askerlerin hükümeti devirecekleri açıktı, işaretler ve haberler vardı, askerler hükümeti devirmekle kalmadı, rejimi değiştirdi. 1980, türkiya için bir dönüşüm oldu, dışardaki dönüşüm ile uyumludur, serbestleşmeye geçildi, açılma, denildi, saçılma, oldu. 1980’de başlayan devre, asker ile mühendis devresidir, asker ile mühendis, şiir ve roman okumaz, oğuz atay, roman yazmadı, 1980’li yıllar, hayatın teknike indirgendirdiği bir devre, türklerin msn kullanımında dünya üçüncüsü olması anlamlı değil ve hegel, türkçe’de yok.
hegel, tinin fenomenolojisi’ni, 1806’da yazdı, hegel, dünyayı doğal yerine tarihi bir olay olarak kavramlaştırdı, insan dünyayı, insanlara nesnel olarak verilmiş hazır bir varoluştan ziyade, insan tarafından gerçekleştirilen bir öznelerarası süreç olarak anlayabilirdi, hareket düşünce ile kaşılaştı, büyük olay oldu. hegel, bakış teorisini ortaya attı, insan bilinçlidir, kendisinin ve tarihin bilincindedir, insan, ben, dediği anda bilinçli olur, insanı kökenini kavrayarak anlamak, dilde ortaya çıkan benin kökenini anlamaktır, insanı, dışsal objeyi içselleştirerek kendisine getiren arzudur, bir varlığın arzusu neyi ben olarak seçtiği ve neyin ben olarak kendisini ifşa ettiğidir, bununla birlikte, insan arzusu hayvan arzusundan farklı olarak, tamamen bir nesneden ziyade başka bir arzuya yöneldiğinden gerçekten insani olur, arzu her zaman rekabete dayalıdır, ölüm riski taşır, aynı zamanda, başkası tarafından onaylanma arzusuna dayanır, birinin ne olarak görüldüğü başkaları tarafından arzulanan şeydir, bilincin kökeni, bu nedenle, yalnızca onaylanma arzusu değil, bununla irtibatlı riske bağlıdır, hegel’in efendi köle-diyalektiğini insanlık tarihinin itici gücü olarak görmesine yol açan düşünce sıralaması budur, köle efendisinin yerine geçmek ister, efendi, köleden efendiliğinin onaylanmasını peki ne olacak, memleket, dünya, tarih ve özne? belirsizliğe maruz kalan insan aklı, zaman problemi konusunda çözüm üretir. kurar.
03 Kasım 2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder