Türkler kelimeleri resimlerin üstünde tutarlar


"görmek ve konuşmak arasındaki ilişki ilişkisizliktir"
maurice blanchot

"yüzüncü kattan inerken isa
sahanlıkta japonlara rastladı
herifler sıkıştırmışlar
köşeye yohanna'yı
konuşan inciller pazarlıyorlar"
cahit koytak

Foucault yazdı: "Biz istediğimiz kadar gördüğümüzü söyleyelim görülen şey söylenen şeyin içinde değildir, istediğimiz kadar tasirlerle ve metaforlarla imgelerin yardımı ile bazı şeyleri göstermeye uğraşalım, söylediğimiz yer gözlerimizin önüne açılan, gözlerimizin önünde harikalar yaratarak çiçek açan yer değildir; sadece belli söz diziminin birbirinin ardında sıralanıp, anlamlarını açıkladıkları yerdir."

Foucault, Türkler için yazıyor.

Türkler kelimeleri resimlerin üstünde tutarlar. Şu anlama gelir: "Türkleri kelimelerle ikna etmek mümkündür. Resim ne olursa olsun."

Türkler iktidarlarının sarsıldığını görüyorlar. Türkler kendilerine söylenenlere inanıyorlar.

Türkler savaşı tarışıyorlar. İlk soru şudur: Türklerin Irak'a girmesi mi tezgahlanıyor?

Türklerin hayatında herşey tezgah olduğuna göre soru cümlesinin içinde tezgah kelimesinin geçmesi normaldir.

İkinci soru: Türkler, Musul'a girmeli midir? Bu soru değiştirilebilir: Musul kimindir? Musul kimin oluyor?

Ne oldu
Yeni bir şey yok. Türkili'nde 2007 senesinin son çeyreğinde olan şey yeni değildir. Irak'ta 1991 savaşı ile başlayan süreç devam ediyor. Dünya kapitalist sisteminin idarecisi Amerika 1991 yılında Irak'ı parçalayacağını dünyaya ilan etti. 1991 savaşının amacı Irak'ı parçalamaktır.

Türkler Amerika'nın amacını görmemiş gibi yaptılar. Türkler Amerikan duyurularına gözlerini kapadılar. Türklerin anlamsız tekrarı şudur: 'Biz Irak'ın toprak bütünlüğünden yanayız.'

İlber Ortaylı'nın teorisi şudur: "Türkler tarih yaparlar & Türkler tarih bilmezler."

Bir: Tarihte hiç bir zaman Irak olmadı. İki: Irak, geçici bir dönem için kuruldu. Geçici dönem, ilk dünya savaşında başladı. Geçici dönem bitmedi. Üç: Batı'nın Osmanlı'yı parçalanmasında kullandığı doktrin yürürlüktedir. Doktrin, azınlıkların kullanılması ile vatanın parçalanmasıdır.

Türkler, Lozan'da Musul problemini halledemediler. İngilizler, Lozan sonrasında Musul konusunda oldu-bitti yaptılar. Yapılan, Musul'un Türklerden alınmasıdır. Durum, geçici kelimesi ile ilişkilendirilmişti. 1991 yılı geçici durumun kesinliğe dönüşmeye başladığı yıl oldu. Türkler, 1991 yılında başlayan süreçte Lozan'ı hiç konuşmadılar. Bir istisnası vardır. Konuşulmadı. O kadar ki Türkler, Musul kelimesi yerine 'kuzey ırak' kelimelerini kullandılar. Kime göre kuzey & kime göre ırak ise onlar sahip çıktı. Musul'a sahip çıkan Abd'dir.

Tarih
Her şey göz göre göre oluyor. Tarih diye bir metin yoktur. Tarih bir tasarımdır. Kendi halinde insanların tarih olarak okudukları şey bir kurgudan ibarettir. Tarih, böylece, bir hakikatler bütünü değildir. Hakikatler bütünü olmayan bu tarih yargılama, affetme gibi eylemlerde bulunmaz.

Bütün olay görmek üzerinedir. Etrafa bakmak ve görmek, gözün çalışması ve beyinle irtibata geçmesi işe yarar bilgiler üretir. Görmek ve konuşmak ayrı organların ürettikleridir. Konuşmak, görmenin tam tersidir. Görünen ile söylenen arasındaki fark, Türklerin eylemsizliğine neden oldu.

Batılılaşmak nedir? Türkiye'de yaşanan süreç nedir?

Türkiye'de adı batılılaşma olan süreç batı'ya intibak olarak yaşandı. İntibak, bir batı değeri değildir. İntibak, batı dışındakilerin değeridir. Türkler, batıya baktıklarında gördüklerine inanmadılar. Türkler kendilerine batı hakkında söylenenlere inandılar.

Bugün Türklerin çözmesi gereken problem şudur: Batı'ya intibak etmeye devam edelim mi? Soru şu şekilde sadeleştirilebilir: Batıyı görmeli miyiz?

Abd'nin Pkk'yı bir araç olarak kullandığı açık. Türkler, Pkk'nın halledilemesi konusunda Amerikalılardan iyilik beklediler. Amerikalılar iyi idarecidirler. Türkler gördüklerine değil Amerikancaya inandılar.

Amerikalıların Pkk olayı üzerinden yaptığı gösteri şudur: "Türkler Türkiye'nin doğu bölgesinde egemen değildirler."

Doktrin
Amerika ve İsrail, batı'dır. Amerika ve İsrail, iki şey yapıyorlar. Bir: Terör tanımı geliştiriyorlar. İki: Savaşıyorlar.

Herkes tanım geliştirirken ve savaşırken tanım geliştirmemek ve savaşa karşı olmak teorik olarak yok olmaktır.

Günümüzün toplumsal biçimi disiplin toplumudur. Batının Pkk ile yapmak istediği Türkili'nde disiplin toplumunun olmadığını göstermektir. Türklerin batıya karşı bir doktrini vardı. Doktrin, Mustafa Kemal'in vasiyetinin gerçekleştirilmesidir.

Musul'un alınması hedefini içermeyen bir savaş ne anlama gelir?

Musul'un alınmasına yönelik olmayan bir Türk savaşı Kürt ulusunun inşaa edilmesinde doktrin yaratır.

6 Kasım 2007

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder