07.10.2012 00:03
“sıkılmasa hiç, çocuk
yapar mıydı? medeniyetin tek sebebi sıkılmaktır. yani: futbol bir duadır
evlat”. cihat duman.
balçiçek pamir, bp,
soru sormak bizim işimiz, dedi.
inanılmaz! üç şey
havada uçuştu. bir, soru sormak. bp, soru sorduğuna inandırılmış olmalıydı.
iki, biz
kelimesini kullandı.
biz, derken? üç: işimiz, dedi. işimiz? başkalarını yok saymak ve kendini en
üstte
görmek.
bp, soru sorduğuna/
sorabilmediğine inanmıştı demek. abd’nin ankara büyükelçisi ricciardone,
gazeteci milleti için
soru soramıyorsunuz, cümlesinden sonra, balçiçek pamir istisnadır, cümlesini
kurmayı akıl
edememişti!
bp, bbc’deki hard talk
tarzında bir program yaptığına inandırılmıştı bu durumda. bp belki orta mektep
ingilizcesi
biliyordur, bbc’yi izleme olanağından yoksundur, sevgili arkadaşı elif shafak,
söylemiştir
kendisine bu hakikati.
bp ve bp sınıfındaki
ötekiler, fenikelileri örnek alıp yolunu yıldızlara göre ayarlıyorlardı.
hayır, hayır.
bp ve bp sınıfındaki
ötekilerin yolculuğu yıldızların kendisine idi.
akın var, akın, güneşe
akın.
kanıtlar üst üste
yığılmıştı ve yanılsamadan başka çözüm yoktu.
yeteneksiz insan
ümitsizce sonsuzluğu arayan bir varlıktır. varsayımları yol için uygun
değildir.
farkında olmamak.
sizi kim tutar?
new york’ta, los
angeles’ta tezgah gerisinde bulaşık bölümünde şef yardımcısı konumundaki
üniversite mezunu,
müzik, felsefe, tiyatro eğitimi almış güzel/ yakışıklı insanlar, soru sormasını
bilmediklerinden saat
başına 5 dolar karşılığında çalışmaya razı idiler. soru sormasını bilmiyorlardı
çünkü! ve orası
amerika idi. amerika, türkiya’dan daha fakir idi. amerika, fırsatlar ülkesi
değil türkiya
fırsatlar ülkesi idi.
zaman ve mekân
boyutuna dair en küçük fikri olmayan ören bayanlar!
özel bir üniversitenin
iktisat bölümü başkanını görmek istedim. iktisat eğitiminde yöntem konusunda
bir iki soru vardı
kafamda. iktisat bölümlerinde dört yıl iktisat okuyan türkler neden iktisat’ın
i’sini
öğrenmeden mezun
ediliyorlardı. kadın, prof.dr rutbesine sahip idi. sekreteri yoktu o ânda.
başkanın
odasına girdiğimde
manzara korkunçtu. örgü örüyordu, prof.dr. olan iktisat bölüm başkanı. beni
görünce tığlarını
indirdi. özür diledim/ örgünüze devam ediniz, dedim. kendimi odanın dışına
attığım
için rahatlamıştım.
yanıt, açıktı. ben, sorumu sormuştum. Ören bayan, yanıtlandırmıştı. Her şey iki
saniyede olmuştu.
belki beş saniye.
türk, pratiktir. öteki
kavimler içinde en pratik olandır.
bp, soru sormanın
kendi işi olduğuna inandırılmıştı bir kez. özel bir üniversitenin iktisat bölüm
başkanı
kadın, kendini
patagonya’da sanıyordu. ekonomisi tıkırında, sıra örnek çıkarmaya gelmişti.
herkes mutluydu.
selâm ile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder