04.08.2012 00:01
“her edebiyat, eğer yabancı katkısıyla yeniden tazelenmezse, eninde sonunda kendi içerisinde tükenir”. goethe.
içinde yaşadığımız, para medeniyeti bir
can sıkıntısı medeniyetidir.
para medeniyetindekileri iki gruba
ayıralım.
birinci grup, modernler. kimdir
modernler? modernler, ölçü ve zarafet kanunlarına uyanlardır. modernler şunu
bilir: kanunların üstünde kanunlar vardır. modernlerin çözmeye çalıştıkları
problem, birlikte hareket etmek problemidir. hayatın bir şaka olduğunu
bilirler. doğrudan eylemcidirler.
ikinci grup, modernleşenlerdir.
modernleşenler, modernleşmeye maruz kalanlardır. komikleştirilmişlerdir. ikili
hayatları vardır. kendilerine dikkat etmezlerse akıl/ruh/anlam hastası olurlar.
kanunsuzluk yaptıklarında, sanki sen kurallara uyuyor musun, der ve yürürler.
kötülüğü, iyiliğin içine gizlemişlerdir. şakalaşmazlar. birbirlerine girerler.
komplocudurlar.
ikinci grup, sorun çıkarmaya bayılır.
çıkardığı sorunlarla yaşar. sorunları çözmez.
üretilen elektronik oyuncaklar işe
yaramıyor.
denizakkaya, tek başına londra’ya
gittiğini söyledi. ayda iki kez londra. tek başına. yemekyemek, alış veriş ve
yürümek içinmiş.
can sıkıntısı tehlikeli bir
hastalıktır. çok tehlikeli şeylere neden olabilir. bilincin erkek, bilinç
altının kadın olduğu bir devrede, can sıkıntısı inanılmaz büyük olaylara sebep
olabilir.
annneler, çocuklarını tenbih eder, der
ki, en çok sokaktaki şu ağaca kadar gidebilirsin, uzaklaşma, kaybolma!
bu, çok yanlıştır. çocuk işaret edilen
ağaca kafasının takar. ağaç bir çıpa olmuştur. hayatı boyunca o ağacı geçmeye
çalışır. ağacı geçse dahi anne, yoktur. bir şey kaybolmuştur. kaybolan şeyi
bulmak imkânsız olabilir.
anne sahte bir problem icat etti. deniz akkaya,
tek başına londra’ya gittiğini söyledi.
selâm ile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder