23.10.2012 06:00
“ezelden beri, tanrı bizim yerimize herşeyi
seçmiştir, kravatlarımıza kadar”. cioran.
bir türk sinemasından söz edilebebilir
mi?
“milli sinema kavgamız”, 1970’li
yılların ‘milli devlet’ arayışında bir bölüm mü idi, yalnızca?
bir türk filmi olmadığı varsayımı ile
herhangi bir türk filmi seyretmiyorum.
büyük boşluk karşısında kişisel çıkar
hesabı ile sinemeya yaklaşmak ve boşluktan rant elde etmek ahlâksızlıktır. emek
ya da sanat değildir.
türk sineması yok, türkiya’da yapılan
sinema var.
türkiya’da yapılan sinemada evsiz
kalanların, hâkkı gasp edilenlerin, filmde mutlaka bir yol bulmaları,
garibanlar için allah’ın yeni bir kapı açması, görülürdü. bir ilâhi adalet
vardı. 1970’lerdeki sinemadan söz ediyoruz.
türkiya’da toplumsal olan’ın yok
edilmesine yönelik kenan evren isimli bir tetikçi ile başlatılan süreçin bir
yansıması olarak sinema olayı sosyal içerikten muaftır/ kurtarılmıştır!
türklere dizi seyrettiriliyor. dizi,
dünya dışında çekiliyor. dizideki olay, türk milleti ve dünya rengi ile
ilişkili değil. zamanın dışında. yalnızca, kötülük üzerine kurulu ve kötülük
teşhiri/kötülük teşviki.
dizi yapanlara dizide oynayanlara
ne yaptıklarını kendilerine sorarsanız iş içinden çıkılmaz bir hâl alır. onlar
seçilmişlerdir ve seçilme kriterleri arasında yabancılık/ düşüklük/ ilgisizlik/
habersizlik nedeni ile ideolojilerini bir şekilde anlatamayacaklardır.
tam da, sakallı’nın söylediği gibi,
yapıyorlar ama bilmiyorlar, tanımı olan ideolojik bir tanım meselesi ortaya
çıkar. ve mesele bir şekilde çözülemez.
aptallarla neyi çözeceksiniz?
yalnızca, ne ilgisi var, diyeceklerdir.
ilginç olan, her konuda bir mermi
harcayan, büyük beyaz türk yılmaz özdil, dizi konusunda bir şey
söylememektedir. yılmaz özdil’in sessizliği banka hesaplarındaki olumsuz
hareketlenmes endişesidir üstelik.
türkiya’nın en iyi tarihçilerinden bir
tanesi geçen gün, türkiya’nın, yurt dışından, uzun zamandır, para almadan
iktisadi gelişmesini gerçekleştirdiğini, kesin olarak, saf bir şekilde söyledi.
milliyetçi ve mukaddesatçı
tarihçimizin; yurt dışı, zaman boyutu ve iktisadi gelişme kavramlarından bu
kadar uzak kalmayı başarmış olması, bizi, tarihçiliğinden şüpheye düşürdü.
şüphe, huzur için olumsuz bir şey
oluyor.
her koyunun hâlâ kendi bacağından asıldığı
bir yerde, şüphe, çok daha tehlikeli olabilir. şüpheye düşen kimsesiszdir
çünkü.
mesela, sinan çetin, adında bir adam
var.
inanılır gibi değil.
bu adam, geçenlerde, çanakkale
savaşı’na karşı olduğunu ilân etti. kâfirlerin kâfirliklerini gösterdikleri
saldırı bir savaş oluyor ve sinan çetin, her türlü savaşa karşı olduğu gibi
çanakkale savaşına karşı oluyor ve ilân ediyor bunu ekranda.
sinan çetin bir de film yapıyor. türk
çocuklarının ‘bilinçlendirilmesi’ için. türk çocukları bilmelidirler ki, türkler
çanakkale’de savunma yaparak barbarlıklarını tüm dünyaya gösterdiler.
sinan çetin’in çanakkale savaşına ve
türk/müslümanlık karşıtı söyledikleri gösteriyor ki hava değişiyordu 2012
yılının yağmursuz sonbaharında türkiya’da.
durum vahimdir.
millicilerden bir ses çıkmıyordu.
bu durumda, durum traciktir.
selâm ile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder