09.01.2013 00:00
“yalnızca ölüm yeteri kadar güzeldir. yeteri
kadar çılgındır. ya bu sessizliğe ölmeden nasıl katlanabileceğiz? benim
yalnızlığıma bugüne kadar kimse ulaşmamış olabilir. yalnızlığıma yazarak
katlanıyorum!”. bataille.
ne yapıyorsun burada,
sordu. ne olsun hiç, dedi çocuk. çocuğun oyununa katlanmak, çocuğu
hiçleştirmeden. çocuğun oyununu bir hiç varsaymak.
çocuk çok tehlikeli bir
varlıktır. iktidardan, cinsellikten ve iktisattan kopuktur çocuk. yalnızca
çocuk.
benjamin: “nedir
‘çözülen’? ömrün bütün soruları manzaramızı kapatan bir ağaçlık gibi kalmaz mı
geride? ağaçları köklemek, ya da hiç değilse seyreltmek aklımıza bile gelmez,
pek. yürümeye devam ederiz, geride kalır ağaçlık; uzaktan bakıldığında
gerçi topluca görülebilir bir haldedir, ama bulanıklaşmış, gölgelenmiş ve o
ölçüde de esrarengiz bir yığına dönüşmüştür”.
tarihi bırakıp günümüze
gelecek olursak, ne demek oluyor? bırak, bırakabilirsen hemen bırak, bir daha
da tarihe gitme. tarih büyük bir ambar. karıştır ordaki şeyleri. neyi
kaybettiğini hatırlatacak bir şey mutlaka bulursun. kaybetmek nedir? zamanın
bir fonksiyonu mu kaybetmek? zaman baskı mı yapıyor?
çocuk, başka. dalıyor ve
oyununu ciddiye alıyor. oyundaki nesnenin bir önemi yok. çocuk, hikayesini
okuyor, oluşturuyor. anne/ baba, çocuğu ülkesinden çekip almak istiyor.
doktor, nasreddin
hoca’nın dükkânına çağırılır. nasredin hoca, baygın yatmaktadır. doktor,
çalışır çabalar hoca’yı ayağa kaldırır. ‘nasıl oldu da o şeyi içtin nasreddin?’
diye sorar hoca’ya. ‘şişenin üzerindeki etiketi görmedin mi, zehir, yazıyor’.
nasreddin hoca, ‘evet doktor, fakat buna inanmadım’, der. neden inanmadığını
sorar doktor. nasreddin hoca, ‘çünkü ne zaman inansam, kandırılıyorum’,
cevabını verir.
güvenmemek, inanmamak ve
kronik şüphe, öğrenilen bir şey. çocuk, ülkesinden alınır ve günümüze
getirilir. yavaş yavaş olur her şey. insan, benimser. insan, uyurken benimser.
en genel, hâl uyku halidir. insan, aklı ileirtibata geçer. kalbini kaybeder.
akıllı insan, derler. anasının gözü’dür, güzel hikâyeler yazar, piyasa adamı,
sadık, çalışkan, güvenilir adam!
haklısın ama, der. bir
ama, evrensel tarihin tek hakikatini bağlayan ama. bakın, der, sizi anlıyorum,
ama. anladım, dersiniz, mevzuat böyle, hava koşulları, piyasa yapısı, saat
farkı, veri bankası, bilirkişi, belge, ıslak imza, şahitler var/ gören olmuş!
çocuk, bizim ne kadar
paramız var, sorusunu sorar. çok bebeğim gerçek altınlarımız var/ ayrıca
istersek kağıt para da basabiliriz! ama para önemli değildir/ şerefli namuslu
insan olmak önemlidir /helâl lokma yemek /kul hakkı yememek /karıncayı ezmemek
/yerlere çöp atmamak /kırmızı ışıkta beklemek /afrika’da aç insanların
varlığını bilmek /benim bir tek plastik topum oldu çocukluğumda/ sen
okuyacaksın büyük adam olacaksın /vatana millete türk-islâm alemine bütün
insanlığa hayırlı bir adam olacaksın!
çocuğu kimse kandıramaz.
çocuk, kendini kandırır.
selâm ile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder