erotik ve itaatkâr farkının eşsizliği

itaatkâr beni kadınlardan kurtaran kitap oldu. beni özgürleştirdi. aradığım orada.o.mine.
altı yaşımdaydım bir kıza baktım kız bana bakmadı, o günden bu yana hayatımda pek bir şey olmadı. ilk okulda ilk gün, bir kıza âşık oldum. o günden bu yana içimde bir sızı var. fazilet, adı. baktım, o bana bakmadı. hep baktım. hiç bakmadı. canım sıkıldı. hâlâ sıkılıyor.
evde kitaplar vardı. âşk romanları okumaya başladım. canım sıkılıyordu.
bulamadım. itaatkâr adında bir kitap var. okudum.
mine, kadın kahraman. mine’ye âşık oldum.
bugün, fazilet, öldü. mine, beni özgürleştirdi. artık, kadın, yoktur.


mine, başka kadınlardan farklı olarak, ilişki demek sahiplenmektir, ilkesine uymuyor. 

mine, adil ve empati yapıyor. adil, çünkü, itaatkâr. empati yapıyor, çünkü, mine’nin ruhunda gizli bir erkek var. mine’yi âşk kadını yapan ruhundaki erkek.
mine, sağlıklı. depresyonda değil. hesap yapmıyor, oynamıyor. kazanmak ya da kaybetmek yok. mine, oyun oynamıyor. mülkiyetinde bir şey yok.
kadınlık kurgusunu biliyor. bildiğini saklamıyor. ne yaptığının farkında. korkutmuyor. tehdit yok.
 olan,  minik sürprizler ve sessiz dualar. 

itaatkâr, çarpıcı kitap.
çarpıcı olan şu ki, itaatkâr’daki hile ve esrar sadece kaçınılmaz değildir, yazarın dürüstlüğünü, ondaki umudu, neşeyi ve samimiyeti teşkil ediyor.
mine, cıva gibi. hareketli. tanım dışı ve yalnızca itaatkâr. uyuşmaz sanılan erotizm ve itaatkâr, baştan çıkartıcı. daha önce yazılmış bir romanda olmayan bir şey, itaatkârlık ve erotizm. Başka erkekler de var. o başka erkekler, mine’yi her defasında fuat’a yönlendiriyor.
baudrillard: ‘erotizmde nesne, cinsel bakımdan tümüyle serbest olmalı, arzulanmaktan çok hâyâl kuruyor olmalı, aldırışsız ama baştan çıkarılmaya eğilimli ya da uyuyor ya da narsist bir hayranlıkla kendinden uzaklaşmış olmalı-sizin varlığınızı da unutmuş olduğu için kendini size tuhaf bir biçimde, kayıtsız bir hayvansallıkla, yumuşak bir delilik hâli ve isteksiz bir çıplaklıkla sunabilmeli. yalnızca arzu duymayan beden gerçek anlamda hazza layık olabilir’.
mine, öyle.  fuat, zayıf.  fuat’ın orhan pamuk olduğunu anlıyorum.

zayıflık, fuat’ı mine’ye bağımlı hâle getiriyor. zayıflık, fuat’ı evde oturmuş baştan çıkarılmayı bekleyen küçük bir adam yapıyor. fuat, hayat ürpertisinden kaçan, boğaz manzaralı evinde erkenden yatan ve plan yapan bir iştahsız. libidonal iktisadı zayıf ve mine’nin harekete geçirmesini bekleyen bir erkek.

mine, olağanüstü bir baştan çıkartıcı. türklerde olmayan. bu ülkede olmayan.
baştan çıkarma tam da baudrillard anlamında hep uyuyan görüntüleri uyandırmakla başlar. mine, sadece uyandırmıyor. yalnızca bir uyarıcı değil. şefkâtli aynı zamanda. fuat’ın küçük oyuncaklarını onaylıyor. minik resimlerini takdir ediyor. yapsın için.
mine kendi varlığını, kendi tasarılarını, kendi tutkularını bir yana koyuyor. fuat için. fuat, farkına varmıyor.

mine, istisnai. tutkulu. sevme yeteneği sınır tanımıyor. kaçınılmaz. dolambaçsız. güzelliğinin esnekliğinin zekasının ve önünde kaçıp gitmekte olan bir hayatın tam olarak farkında. mine, öyle istiyor.
kesin sadakât ve tek yüzlülük. başka bir dünyadan gelmiş gibi.
baudrillard: ‘çünkü dil, imgelemi baştan çıkarırken ya da ona çarparken, kelimeler de kutsal orospuluğa adanmalı. kör talihin bize sunabileceği şefkatli davranışlar bunlardan ibaret’.
köleleştirerek özgürleştirmek. allah’ın kölesi olanın özgürlüğü prensibi. tam olarak bu. ya mine’nin köle adayından gelen mektuplar.ayrı bir roman için muteşem bir kurgu.
mine’nin bir roman kahramanı olmasını bir önemi yok. hâyâl ya da gerçek. mine bir imge olarak varlığıyla beni tarihimdeki olaylardan kurtardı.
mine, korkunç bir kadın. ben korkmadım.
bir kurtarıcı o.
başka bir dünyadan geldi. bana adımı sormadı. bana şunu söyledi: ‘sizi seviyorum ve sevgimi kabul ediniz’.
mine imgesi gördüğüm bir rüyaydı. beni ele geçirdi.  dünya çölleşti.  

Meram: Yeni Yol Fanzin, Sayı 1/ Temmuz 2014.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder