Bir Sanatçı Gibi Yapmak


Deleuze yazıyor ki: “Tarihin, yöntemin bir parçası olduğu su götürmez. Ama Foucault asla tarihçi olmamamıştır. Foucault’ya göre tarih bizi kuşatır ve sınırlar, ne olduğumuzu değil, ne’den farklılaşmakta olduğumuzu söyler, kimliğimizi oluşturmaz, olduğumuz diğer şey yararına onu yok eder. tarih, bizi kendimizden ayıran ve kendimizi düşünmek için aşmamız ve geçmemiz gereken şeydir”.
Türklerin başına gelen her kötü şey, İlber Ortaylı’nın uzun yüzyılı olan 19.yüzyılda, geldi. 20.yüzyıl, ayrı, bağımsız, kendi başına olan, ayırdedilebilen, birşey değil.  20.yüzyıl 19.yüzyılın yalnızca bir sonucu. 19.yüzyıl o kadar uzun ki 20.yüzyılın tamamını içine aldı, 21.yüzyılın ilk yıllarını. Bugün Türkiye’de varolan herşey, iktisat, siyaset, sosyal alandaki herşey, büyük ölçüde ve genel olarak bir 19.yüzyıl olayıdır. İktisat: Türkiye’nin 19.yüzyıl dûnya iktisadı ile eklemlenmesi devam ediyor. Zaman değişti, değişmeyen o ilişki biçimi. Süreklilik.
Sanatçı, esaslı birşey yapar. Bir ev, resim, felsefe, düşünce, roman, şiir, esaslı birşey, yalnızca bir sanatçı tarafından yapılan birşey. Doğru, gerçek, sağlam birşey.
İlişki: ‘Onlar söylüyor, biz yapıyoruz’.
Batı ile ilişki teknik. İlişkinin doğasına uygun olarak ilişkiyi kuran, idare eden, koruyan, teknik.
Biz, bastırıyoruz. Hep bastırdık. Yitirdiğimiz anlamlar, geçmişin gizli derinliklerinde değil, burada, önümüzde, aklımızda, aramızda.  Geçmişi yeniden kurmak mümkün. Geçmişi kurmak mümkün mü? Bittabiî. Hem de yeniden.
İtiraz mı var, 19.yüzyılda kurulmuş ilişki biçimine. İlginç. O halde, itiraz, 19.yüzyıl şartlarının ortadan kaldırılması ile gerçekleştirilebilir. Çözüm, siyaset ve politik iktisat anlamında, şu ya da bu, 19.yüzyılda yoktu. Bugün de yok. Tekrar ne anlama geliyor?
Çözüm oluşturulabilir, kurulabilir, geliştirilebilir, birşey. Başlangıç, o şartların ortadan kaldırılması ile mümkün. İki şart: Batı’ya bağımlılık. Batı’nın dili. İlki, politik iktisat. İkincisi, zihinsel.
The ilişki, Türklerin millet tanımını ortadan kaldırıyor. Bize anlatılan hikaye, hayali olaylar, tarihin yasaları ve korkunç senaryolar. Bir yığın olarak duruyor burada.
15 Ocak 2012- sivildenemeler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder