Muhteşem bir dünyaya inanmamızı engelleyen varsayımlar


 31.08.2012 00:45

‘güle kan girmiş’.  seyhan erözçelik.

türkiya kendini kral sanmayanların rahat ettiği bir yerdir. onlar bir şey biliyor: uzlaşma değil olumlama.
yer, memleket değildir/ vatandır. bir: toprakların sahibi hükümdar olduğundan, memleket, doğum yeri/ dar yerdir. iki: vatan, kelimesini namık kemal icat etti. üç: memleket kelimesi kullanılmakta olduğuna göre vatan kelimesi tuttu/ tutmadı, bir tuttu bir tutmadı.
deleuze: “bir şeyin (insani, biyolojik ve fiziksel bir fenomenin) hangi kuvvet tarafından ele geçirildiğini, sarıldığını, kullanıldığını ya da onda hangi kuvvetin ifade edildiğini bilmiyorsak, o şeyin anlamını da hiçbir zaman bilemeyiz. bir fenomen bir görünüş ya da bir ortaya çıkış değil, mevcut kuvvette anlamını bulan bir belirti, bir göstergedir. felsefe bütünüyle bir belirtibilim ve bir göstergebilimdir”.
konuşan özne, kendisi değildir. kelimeler, anlam ve ideoloji ile sadeleştirildikten sonra söyledikleri/ kalan kendisidir. öznenin kendini gizlediği yerde soğuk savaş koşulları geçerlidir. savaşmazlar, sürtüşürler.
politik tartışma: çıkar ve tarih ile uyumlu propaganda ve dedikodu. ikisinden akılda kalanların o ân oluşturdukları. ruh durumuna ve son duyulan kelimeye uygun bir şekilde.
geçersiz varsayımlar ile hakikatin keşfedilmesi imkânsızdır.
geçersiz varsayımlar ile ısrar edenler, ne yaptıklarının tam olarak farkındadırlar, iktisadidir. ekmek, su için. 
muhteşem bir dünyada yaşıyoruz. ideal anlamda muhteşem. bir cennet.
the cennet’i cehennem’e çeviren iktisattır. kim ne yiyecek/ içecek, kim nerede oturacak ve kim hangi görüntü ile olacak. iktisat soruları bunlar.
kapitalizm, sermaye birikiminin sağlanmasıdır. ne olursa olsun ne bahasına olursa olsun sermaye büyüsün. insanlar ölebilir, tabiat tahrip edilebilir, önemli değil.
kapitalist bir dünya cehennemdir.
uzlaşmalı mı?
bittabiiki hayır. uzlaşmak, yok olmaktır.
çıkış: hayatı olumlamak.
olumlamak, sonsuz bir varoluşta insanın yerini bilmesi.
anlamı çoğul olmayan tek bir olay, tek bir fenomen, tek bir sözcük yoktur.
hegel, çoğulculuğu, durmadan farklı şeyler isteyen, gerçekte ne istediğini bilmeyen bir çocuk ile bir tutarak komikleştirdi.
karşıdakinin karşısında kendimi daralmış hissettiğimde kaçıyorum. karşıdaki, bir şeyin birden çok anlamı olduğu, birçok şeyin olduğu, aynı şeyin önce şu sonra bu olduğu, durumunu kabul etmiyor. güzel. oradan kaç. hemen ve sonsuza kadar.
varoluş reddedildiğine göre bana müsaade.

selâm ile.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder