30.10.2012 23:59
“insan felaket üretir”. cioran.
kenan evren, ke, brüksel dönüşünde,
meclis’in bir cumhurbaşkanını aylardır seçemediğini tebessüm ederek söylüyordu.
tebessüm etmesinin bir anlamı vardı.
kendisine bir koltuk göstermişlerdi.
anlaşılan, brüksel’deki amerikalı
general, ke’ye, zamanın gittikçe daraldığını söylemiş olmalı idi. ke türk
ordularının başındaki general olarak tür siyasal hayatına müdahale edecekti.
silahlar, ke’nin kontrolündeydi ne de
olsa. nato’ya bağlıydık. ke, atatürk’ün yaptıklarına değil, brüksel’deki
amerikan generalinin talimatlarının gereğine inanıyordu.
ke, görevini yaptı. türkiya’daki
anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmek için devlete el koydu. gözaltına
alabilecekleri kadar türkü göz altına aldılar. işkence yaptılar. insanlık suçu
işlediler.
ke, orada. ke, devlete meydan okudu.
kendisinin yargılanamaz olduğunu ilân etti. kenan evren’in meydan okuması
türkiya’da herhangi bir şeyi değiştirmedi. radyo ve tv yayınlarına ara
veilmedi. vapur seferleri iptal edilmedi.
ke, osmanlı bankası kadar türk olduğunu
açıklamadı.
osmanlı bankası, 1863’te
ingiliz-fransız ortak sermayesi ile kurulmuş, halkı ve devleti soymak konusunda
bizim bugünkü bankalarımıza örnek olmuştu.
osmanlı bankası iyi örnek olmuş
olmalıydı ki türkiya’da bankacılık son derece kârlıdır.
osmanlı bankası, paris ve londra’nın
baskıları sonucu kurulmasını takip eden yıllarda banknot basma yetkisini almış,
türk-ingiliz, türk-fransız ilişkilerinde daima düşmandan yana olmuştu. hatta
birinci dünya savaşı içinde türk genel kurmayı’nın yardım talebini reddederek
devleti çok güç durumlara sokmuştu.
istiklâl harbinden sonra koskoca
osmanlı hanedanını yurt dışına çıkaranlar, nedense osmanlı bankası’na
dokunamamışlardı.
osmanlı bankası, soygun modelini türk
bankacılığına kabul ettirdikten sonra tarih çöplüğüne atılmıştır.
rahmetli necdet sevinç, 21 ocak 1973
tarihli bizim anadolu gazetesinde şunu yazdı: “7129 sayılı kanunun kabulünden
sonra bankacılık, halkın küçük tasarruflarıyla özel kişileri milyoner etmek
yarışına çıkan birer dolandırıcılık müessesesi haline gelmiştir. birçok banka
patronu kurduğu paravan şirketlere kendi bankasından kredi vermiş, daha sonra
hileli iflasa başvurarak milyonların üzerine oturmuştur. halkın, küçük
tasarruflarıyla ödenen bu milyonlar, gerçi geç de olsa halka geri ödenmiştir
ama, devlet vermiştir bunu…mesela türkiye kredi bankası , hazinenin parasını
bankaya yatırıp iş hayatına atılan eski istanbul deftardarlarından birine
yolsuzluk primi olarak büyük krediler açmış, defterdar hazinenin parasını
çalıştırıp tatlı para kazanırken, işleri tersine gidince hikâye intihar ile
sona ermişti. bu şekilde çalışan raybank, türkiye kredi bankası, muhabank,
doğubank, esnaf kredi bankası, sanayi bankası, türkiye birleşik tasarruf ve
kredi bankası halkın parasını ödeyememiş ve iflâsa sürüklenmişti. batak paralar
1964’te 3 milyar 147 milyonu bulurken, bu rakam 1965’te 3 milyar 584
milyona ulaşmıştı. bir yılda halkın 437 milyon lirası daha dolandırılmıştı
yani”.
rahmetli necdet sevinç’in bu satırları
yazdığının üstünden yirmi dokuz sene sonra, soygun senaryosu bir kez daha
tekrarlanıyordu. 85 milyar dolardı, bu kez, soygunun büyüklüğü. yalnızca
sayılar değişiyordu zamanın bir fonksiyonu olarak.
selâm ile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder